Vehhâbîler 1218/1803 yılının Muharrem ayında Mekke’yi işgal etti ve bütün Mekkelilerin ertesi günü Mescid-i Haram’da toplanmalarını emretti. İbn Suud Mekke’nin kadısı, müftüsü ve alimlerinin de aralarında bulunduğu topluluğa yaptığı konuşmada: “Sizi şirkten kurtarıp İslam’a hidayet ettiği için Allah’a şükrederim” deyip onların önceden şirk üzere olduklarını tekrar ettikten sonra “Sizi şirkten ve dalaletten kurtulmaya davet ederim” dedi. İbn Suûd, aynı gün insanlara ikindiden sonra tekrar toplanmalarını ve kendilerine İslam şeriatını açıklayacağını söyledi. Toplanan insanları tamamen cahilmiş gibi kabul ederek her Müslümanın bildiği hususları tekrarladıktan sonra esas hedefini açıkladı ve bütün kubbelerin ve türbelerin yıkılmasını istedi. Ertesi gün Vehhâbîler mescit ve türbeleri yıkıp kıymetli eserleri yağmaladılar. Hz. Muhammed’in (sav) doğduğu ev başta olmak üzere, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Fatıma ve Hz. Hatice’nin (ra) evleri, Hz. Hatice’nin Cennetü’l Muallâ’da bulunan türbesi ve diğer âlim ve zatların kabirleri yıkılıp yerle bir edildi.
Vehhâbiler, medeniyetten uzak çölde yaşayan insanlar olduklarından olsa gerek Mescid-i Haram’da Kâbe ve Makam-ı İbrahim’den başka ne kadar kubbe ve ziyaret yeri varsa hepsini yıkarak, Mekke’yi bir çöl köyüne benzetip asırlardır mamur edilen mukaddes şehri harabeye çevirdiler…
…Medine halkı teslim oldu ve 1220/1805 tarihinde Medine Vehhabîler tarafından istila edildi.
Vehhabîler şehre girince Hz. Peygamberin kabrinin bulunduğu ravza-ı Mutahhara’yı ziyareti yasakladılar ve mübarek türbesinin kubbesini yıkmayı başaramadılarsa da içindeki bütün kıymetli eşyaları yağmalayıp, Mescid-i Nebevî’yi talan ettiler…
…Suûd, Medinelileri münafık olmakla itham etmiş ve “Hiçbirinizde hidayet nuru görmüyorum, eskisi gibi şirk üzere kalmak niyetindesiniz” deyip, çocuk kadın herkesin meydanda toplanmalarını emretti. Medine’deki insanlar; Vehhabîlerinden şiddetinden dehşete kapılmışlar ve kendilerinin Taifliler gibi katledilmelerinden korkmuşlardı.
Medine’de Cennetü’l Bâki’deki sahabe kabirlerini yerle bir eden Vehhabîler, daha sonra Uhud şehitlerinin kabirlerini de yıktılar. Vehhabiler Peygamberimizin amcası şehitlerin serdarı Hz. Hamza’nın da türbesini aynı şekilde yıkmak istemişler, bir Vehhâbî kubbeyi yıkmak için üstüne çıkınca düşüp ölmüş, Suûd ise türbenin kapısını yıkarak öfkesini göstermiştir.