Hazret-i İsa’dan sonraki Hıristiyanlık misyonuna oldukça şüpheli ve esrarengiz bir kişiliği bulunan Paulus bambaşka bir renk vermiştir. Paulus, havari değildir; Hazret-i İsa’yı da görmemiştir. Havari Petrus ve Barnabas’ın arkadaşıdır. Ama sonra bunlarla ters düşüp yolları ayrıldı. Semavi dinler dünyasına ve bilhassa Anadolu, Doğu Avrupa gibi Yahudi cemaatine uzak yerlerde yeni dini yaymaya başladı. Paulus, yeni iman eden putperestlerce tatbik olunamayacağı gerekçesiyle Yahudi şeriatında bulunan hükümleri kaldırdığını ilan etti ve bu hareketinin ruhülkuds tarafından da beğenildiğini söyledi. Halbuki “Hazret-i Musa’nın şeriatını tahkir eden öldürülür” diyen yine bizzat kendisi idi…
…Takriben 50 senesinde toplanan Kudüs Konsili’nde putlara kesilmiş hayvan, leş ve kan yemenin yasaklığı, ayrıca zina ve gayrı tabiî cinsî münasebetin haramlığı dışındaki Yahudi hükümlerinin tatbikine lüzum olup olmadığı görüşüldü. Neticede Paulus ağır basarak, Yahudilikten yalnızca bu dört hükmün tatbiki ve yeni Hıristiyanların sünnet olmalarına gerek bulunmadığı fikri çıktı. Bilahare Paulus, bunlardan zina dışındaki üçünün hükmünün kalmadığını ilan etti. Yahudilikten gelme bu hükümler, Paulus’un hedef kitlesini teşkil eden pagan kitleleri tarafından küçük görülüp alay edilen hükümlerdi. Anlaşılıyor ki onlara misyonunu kabul ettirebilmek için bu tavizleri vererek, Hıristiyanlığı kolay ve sempatik göstermek istemiştir.