İshak'ın külüstür arabasının yorgun motoru, Ortadoğu'dan yükselen ağıtlar gibi inliyordu Mahşerî kalabalığın ortasında. Bunca suç, bunca gam kasavet, bunca keder yeryüzünü doldurup taşınca, cehennem, artık insanları beklemeye sabredememiş de uzaklardan gözüne kestirdiği İstanbul'un tam orta yerine çökmüş, kirli temiz ayırt etmeden her yeri ve ma ...
Profil Kitap Yayınevine ait Alıntılar
Düşerken
Tarık Tufan
Babamın öldüğünü duyduğum anda Jülide hemen yanı başımdaydı. Birinin yanında babanın ölüm haberini alıyorsan şaşırman, telaş etmen, nihayetinde ağlaman gerekir diye düşünüyorsun; bütün bunlar olmayınca yaşadığın utancı aşabilmek için bir şeyler yapmak mecburiyet haline geliyor. Sağ elinin baş ve işaret parmaklarını kullanarak, gözlerin kızarınca ...
Yüzümü Tanı
Betül Nurata
Hiç kırk yaş suratlı çocuk görmemiştiniz mesela. Kapıda hiç bekletilmemiştiniz. Siz hepiniz de misafirdiniz mesela. O kapıda siz, siz ve siz de bekliyordunuz. Hiçbir çocuk, “bir dakka, odayı toplayalım” dememişti, yalan mı? Siz de oradaydınız, gördüm evet, hepiniz camlara yapışmış bakıyordunuz. Orada kalmaya devam. Ne vakte kadar dağılabiliriz, ...
Masumiyetin Son Günleri
Selahattin Yusuf
İnsanlar mutsuzluktan değil; hikayeden kaçıyordu. Hep kafasına takılan meseleydi bu Masum’un. Gerçek hikayeden ürküyordu sanki insanlar. Küçük sorunlarını bile daha büyük sorunların çıban uçları gibi, daha belirir belirmez kesip atıyor, mat bir sorunsuzluk dünyasında, ot gibi yaşıyorlardı. Hayatla aralarında pürüz, pütür istemiyorlardı. Aslında ...
Masumiyetin Son Günleri
Selahattin Yusuf
Masum anladı ki, insanı belli bir yerdeki yoğunlaşması mahvediyor asıl. Yoksa nefes alacak bir delik mutlaka bulunurdu şu hayatta. İnsana yürek genişliği verecek sapasağlam şahsiyetler, yerinden kımıldatılamaz masumiyetler de vardı. İnsanlar, insanlık, gerçekten ve yeteri kadar var aslında, diye düşündü.
”Akşamdan beri anlattıklarımın si ...