Tanım, senin dışını ve içini kapsar; çünkü yöneten ruh ayrıldığında, geride kalan suret artık insan değildir. Ona ‘insanın sureti’ denilebilir. Böyle bir suret ile tahta, taş gibi başka bir suret arasında fark yoktur. [Kendisinden ruhun ayrıldığı] böyle bir surete ‘insan’ adı gerçek değil, mecazi anlamda verilebilir. Âlemin suretlerinden Hakkın ...
Kabalcı Yayınevi Yayınevine ait Alıntılar
Fusûsu'l-Hikem
İbnü'l-Arabî (Çeviri ve şerh: Ekrem Demirli)
Şit İbranicede 'hibe', 'Allah'ın ihsanı' anlama geldiğinden hareket eden İbnü'l Arabî, Şit'i Allah'ın Âdem'e ilk ihsanı sayar. Bu yönüyle Şit, peygamber olarak Âdem'in takipçisidir ve şarihlerin belirttiğine göre âdem'in iki oğlu Habil ve Kabil'e bedel olarak Allah'ın kendisine bir ihsanıdır. Âdem ile Şit ilişkisini sayıların ilişkisi şeklinde d ...
Fusûsu'l-Hikem
İbnü'l-Arabî (Çeviri ve şerh: Ekrem Demirli)
Musa ile Harun arasındaki tartışmanın nedeni, Musa'nın Samirî'nin hareketine karşı Harun'un etkisiz kalmasına kızması değildi. Musa'nın kızgınlığı, ağabeyinin bir şeye tapmanın anlamı hakkındaki bilgiziliğinden kaynaklanmıştı. Harun'un gerekçe olarak Ben kavmimi bölmekten endişe ettiğim için onlara bir şey demedim demesi de, Musa'nın kızgınlığın ...
İslam Metafiziğinde Tanrı ve İnsan
Ekrem Demirli
Sufiler tasavvufun ahlaklanmak demek olduğunu ısrarla belirtmişlerdir. Hiç kuşkusuz tasavvufu anlatabilecek en uygun ifade onun bir ahlaklanma olduğunu söylemektir. Burada ahlak terimi daha belirli olması için güzel ahlak şeklinde nitelenebilir. Peki ahlak neye göre kazanılacaktır? İbnü'l-Arabî'nin terimleriyle söylersek, insan kuvve halindeki y ...
İbnü'l-Arabî Sözlüğü
Suad El-Hakîm (Çeviren: Ekrem Demirli)
"(...) Şu halde hayret ile kalan kimse, şaşırır; hayretin varlığı ile kalan ise doğru yolu bulmuş ve ermiştir. (FÜTÛHÂT, IV:42-43) (...) O halde burada dile getirilen hayret marifetten kaynaklanan bir hayrettir (Çünkü hayretin kendisiyle değil, varlığıyla bulunma durumudur)." (s.274)
"(...) Buna göre elde edilecek nihai şey ermek, fakat ...
Fusûsu'l-Hikem
İbnü'l Arabî
Namaz kılan kişi insanlara ya da kendisiyle birlikte kılan meleklere imam ise namazda peygamberin derecesine çıkmış demektir ki, bu mertebe Allah'a vekil olmaktır. Bu bağlamda namaz kılan herkes, hiç kuşkusuz, imamdır; çünkü insan namazı yalnız kıldığında bile, bir rivayette belirtildiği gibi, melekler onun ardında namaz kılar. Nitekim bir rivay ...
Fusûsu'l-Hikem
İbnü'l Arabî
"Haktan başkası" denilen veya 'âlem' diye isimlendirilen şeyin Hak karşısındaki durumu, şahsa göre gölge gibidir. Âlem, Allah'ın gölgesidir ve gölge, varlığın âlemle ilişkilendirilmesinin ta kendisidir; çünkü gölge hiç kuşkusuz duyuda mevcuttur. Fakat gölgenin kendisinde ortaya çıktığı şey varsa, gölge duyuda mevcut olabilir. Gölgenin kendisinde ...
İbnü'l-Arabî Sözlüğü
Suad El-Hakîm (Çeviren: Ekrem Demirli)
"Bir ayette hayret kelimesi hayran şeklinde yer almıştır. Şeytanların heves verip, yeryüzünde şaşkın[hayran] bıraktığı kimse. (6:71) Müfessir Kadı Beyzâvî bu ayetteki 'hayran' [şaşkın] kelimesini yoldan çıkmak diye yorumlar: (Hayran) yoldan sapmış ve hayrette kalmış kişi (Beyzâvî, Envarü't-Tenzil, I:141).
(...)
*Hayret eden ermiştir ...